BİZE ULAŞIN

    Kanser ve Beslenme

    Kanser, vücut dokularını bozan, vücuttaki organların işlevini yapamamasına neden olan anormal hücre büyümesi olarak tanımlanabilir. Meme kanseri, deri kanseri, prostat kanseri, kolon kanseri gibi birçok organ ve bölgede başlayabilir. Tek bir hücrede başlayan kanser, zamanla kontrol altına alınamaz hale dönüşür ve vücut hücreleri anormal hızla çoğalır. Anormal hücre çoğalması olması nedeni ile hücrede normal işlevlerini yerine getiremez. Vücuttaki besin öğeleri de dâhil olmak üzere vücuttaki kaynakları çoğalmak için kullanır. Sonuç olarak, çoğaldıkları bölgedeki doku ve organların işlev görmesini engeller ve zaman içerisinde vücudun diğer bölgelerine de yayılır.

    Kalp hastalıklarından sonra dünyada en sık görülen ve birçok nedene bağlı olarak gelişebilen bir hastalıktır. Erkeklerde en sık görülen prostat kanseri iken kadınlarda meme kanseri insidansı daha yüksektir. Akciğer kanseri ise en fazla ölüme sebep olan kanser çeşididir. Fakat ölümlerin önlenmesinde, en önemli yol erken teşhistir.

    Kanser oluşma nedenleri ise, tam olarak belirlenememiştir. Kansere neden olan etmenler olarak; virüsler, kimyasallar, yaşam şekli ve çevresel etmenler olarak düşünülmektedir. Genetik etmenler olduğu da düşünülmektedir.

    Erken tedavi şu anda dünyada başarı ile uygulanan tek tedavi şeklidir. Vücutta kanser hücreleri yayılmadan tedavi edilirse, kanser yenilebilir.

    BESLENME İLE KANSER RİSKİNİ AZALTMAK İÇİN

    Beslenmenin kansere olan etkileri, kalp sağlığı ile beslenme arasındaki ilişki kadar kesin olmasa da, yapılan araştırmalar sonucunda bireylerin beslenme alışkanlıklarının da, kanser oluşumuna neden olabileceği kanısına varılmıştır.

    Kanser risklerini azaltabilmeniz için işte elinizdeki güç…

    —Taze sebze ve meyve tüketimine özen gösterin

    Sebze ve meyvelerin içeriğinde vitamin, mineral ve posa gibi vücut için önemli olan bileşikler bulunmaktadır. Bunlar bireyleri kanserlerden korumaktadır, fakat etki mekanizmaları vücutta tam olarak anlaşılamadığı için, belirli bir meyve veya sebze belirtmek yerine hepsinden günde 5 porsiyon tüketmeniz önerilir. Özellikle A, C, E vitamininin ve selenyum mineralinin antioksidan özelliği olması nedeni ile hücrelerin bozulmasını önlediği bilinmektedir. Aynı zamanda bu öğeler, insanın bağışıklık sistemini güçlendirmesi nedeni ile hem kanser hem de diğer hastalıklardan insanı korumaktadırlar.

    Ayrıca sebzeler ve meyveler, hem posa hem de fitokimyasal kaynaklarıdır. Beta karotein gibi karotenoidlerin yanı sıra lutein ve laykopen gibi fitokimyasalları da içermektedirler. Özellikle domateste bulunan laykopenin, prostat kanserinin önlenmesinde etkisini gösteren birçok çalışma bulunmaktadır. Lutein de brokoli ve yeşil yapraklı sebzelerde daha çok bulunmaktadır. Peki, bu vitamin ve minerallerin besinler ile değil de suplementa ile alımı aynı etkiyi gösterir mi? sorusuna ise hala kesin sonuçlar veren çalışmalar yoktur.

    Sebzelerden özellikle lahanada posa, fitokimyasallar ve vitaminler dâhil olmak üzere birçok kanser önleyici öğe bulunmaktadır.

    —Kurubaklagil ve tam tahılları tüketin

    Özellikle kolon ve rektum kanserinden korunmak için posadan zengin, yağı az bir diyet tüketilmelidir. Posa, insanların sindirim sisteminden atıkların hızlı geçmesini sağlaması nedeni ile önemlidir. Bu sebeple, kabuğu soyulmamış meyve, sebzeler, kurubaklagiller ve tam tahıl ürünleri tüketiminizi arttırmalısınız. Günde sebze ve meyve tüketiminiz toplam 5 porsiyon olmalıdır. Bunun 2 porsiyonu meyve, 3 porsiyonu sebze olmalıdır. Haftada 2 kere de kurubaklagil tüketmelisiniz.

    —Tükettiğiniz yağ miktarını azaltın

    Yüksek yağlı diyet tüketiminin, kalp-damar hastalıklarına neden olduğundan bahsetmiştik. Özellikle meme, kolon ve prostat kanseri ile yüksek yağlı diyetlerin ilişkisi bulunmaktadır. Birçok ülkede diyet ile yüksek yağlı hayvansal kaynaklı besin tüketimi sonucunda doymuş yağ, kolesterol alımı da artmaktadır. Bu durumda kanser riskini arttırmaktadır. Ayrıca pişirme yöntemleri de kanser riskini azaltmada çok önemli bir etmendir. Kızartma ve tütsülendirme yöntemi ile hazırlanan besinler riski arttırıcı bir pişirme yöntemi iken besinlerin haşlama, ızgara, buğulama ve mikrodalgada hazırlanması bu riski azaltmaktadır.

    —Her durumda hareketli olun

    Fazla kilo birçok hastalığı tetiklediği gibi kanser riskini de arttırmaktadır. Özellikle safra kesesi, meme, uterus ve kolon kanseri riski fazla kilo nedeniyle daha fazla artmaktadır. Kilo vermek istiyorsanız veya kilonuzu korumak istiyorsanız, fiziksel aktivite hayatınızın bir parçası haline gelmelidir. Özellikle haftada 3–4 gün 30 dakika yürüyüş hem dinç olmanızı hem de kilo problemlerinizin ortadan kalkmasınısağlar. Hiçbir şekilde fiziksel aktiviteye zaman ayıramıyorsanız, günlük yaşantınızı hareketli hale getirmelisiniz.

    —Tüm alkollü içecekleri hayatınızdan çıkarın veya azaltın

    Alkol tüketimi özellikle karaciğer kanserini riskini arttırmaktadır. Kadınlarda da önerilen sınırların üzerinde alkol tüketimi, meme kanseri riskini arttırmaktadır. Alkolü hayatınızdan çıkarmanız en iyi durumdur; fakat özellikle özel günlerinizde içmek istediğinizde, erkekler için iki içki, kadınlar içinde bir içkiden fazlası önerilmemektedir.

    —En büyük risk etmeni SİGARA

    Kalp hastalıklarının temelini oluşturan sigara, kanser riskini de en fazla arttıran etmenlerden biridir. Özellikle sigaranın neden olduğu, akciğer kanserinden dünyada birçok insan yaşamını yitirmektedir. Artık sigaradan eskisi kadar etkilenme olasılığınızda daha düşüktür. Oturduğunuz yerlerin hep sigara içilmeyen bölüm olmasına dikkat edin. Çünkü pasif içicilikte, kanser için risk etmeni oluşturabilir. Dünyanızı sigarasız bir hale getirmek sizin elinizde.

    REFERANSLAR

    1)Duyff RL. Çeviri Ed: Prof. Dr. H. Tanju BESLER, Prof. Dr. Sevinç YÜCECAN, Prof. Dr. Gülden PEKCAN, Dr. Berat NURSAL TOSUN, Amerika Diyetisyenler Derneği’nin GELİŞTİRİLMİŞ BESİN ve BESLENME REHBERİ, John Wiley&Sons, Inc. (İzniyle Dora Ticaret ve Gıda Sanayi A.Ş), New Jersey.

    2)Nutrition Society (2005) Clinical Nutrition, Blackwell Science, Oxford

    3)Ralph A. (1993) Human Nutrition and dietetics, Churchill Livingstone, Edinburgh